26 Aralık 2014 Cuma

Christmas Time

Dün Noel'di ve ailemiz için bu keyif ve coşku dolu "Christmas Time", ciddi zor bir sınavdı. Özellikle çocukları için hediye seçmek, paketlemek, Santa'nın yazacağı mektubu ve yiyeceği cookie'leri bu yıl tek başına , Ann olmadan hazırlamak, geleneksel noel sofrası vs.. Zor mu zor ve kahredendi, Ozzie için..

Baba onun için koştu gitti yanına. Evinde ki mutfağın dolaplarını açmamış Fikret Ercan, güzel bir noel sofrası hazırlamıştı oğlu ve torunları için. Bunu sizlerle paylaştığım da çok güzel yorumlar aldım. Güzel bir çift olduğumuzu, birbirimize çok denk düştüğümüzden söz ettiniz. Teşekkür ederim..

Doğrudur.. Giderek birbirimiz olmaya başladık. Sevgimiz anlatılması zor başka bir boyuta taşındı. Birbirimizi tanımaya başladık. " Yapma, bu kadar yıl sonra mı " dediğinizi duyar gibiyim.

Evet, bu kadar yıl sonra hala birbirimiz de keşfettiğimiz yönler buluyoruz. Satıhtan, derinlere yolculuk gibi..

O benim gelinimi böyle bir arkadaş gibi tanıyıp, bir kadın olarak anlayacağımı, bir anne gibi sevip, yüreğimin içine yerleştireceğimi bilemezdi. Kayınvalide kavramını anne olmaya yönelteceğimi de ..Ben de bilmiyordum. Ann'le oldu bu. Ben oğlum için onu kazanmaya çalıştım o geldi canım oldu. Başka biriyle olmazdı belki.. Ben verdim, Ann coşkuyla aldı, fazlasıyla geri verdi. Sevgi böyledir. Almasını bilenle çoğalır. Yine böyle savaşan olduğumu bilemezdi, ben de bilemezdim kanser canımıza yapışmasaydı. O lanet, birbirimiz için nelere katlanıp, neler vereceğimizi, nasıl dayanacağımızı, nelerden birbirimiz için vaz geçeceğimizi gösterdi.

Fikret Ercan'ın iyi insan olduğu bilinen bir şey. Üstelik ona sırılsıklam aşık olup evlenmişim.

Ancak onun nasıl bir baba olduğunu, ailemizin babası olduğunu yaşadığımız her yıl, her acı, her kayıp daha bi öğretti. Küçük oğlunuzu sevmek oynamak başka, kırk yaşına gelmiş oğlunuzun hala kalesi olabilmek başkadır. Fikret Ercan noel sofrası da hazırlar, o sofrayı da misler gibi toplar. Alışkanlığı, bildiği bir şey değildir. Oğlu , torunları için, güzel Annie'sinin anısına öğrenir, hatırlar, keşfeder ,yapar. Ve karısı ona bir kez daha hayran olur, Tanrısına şükreder onun için.

Bizim en iyi okulumuz, öğretmenimiz , yaşadıklarımızdır. Bizde saklı olanları bulur çıkarır.

1999 yılında Özgür Robert Kolej'den arkadaşı ile "Fasülye filmini yaptığında, Allaha " Çok para kazanıp ,çok ünlü olmasın " diye dua etmiştim. Çünkü oğlum, o tarihte yirmi beş yaşında ve daha bir yıllık evliydi. Evet , onu ben dünyaya getirmiş, ben büyütmüştüm ama para ve ünün ona nasıl şekil vereceğini bilemezdim. Ya onları hazmedemezse, iyi tolere edip, doğru kanalize edemeyip, Ann'i üzerse, kimlik deformasyonuna uğrarsa diye korktum. Eh güzel Allah'ım da bir kez olsun duamı kabul etti ve ne para kazandı, ne o tür ün.. Bugün artık biliyorum ki Özgür Ercan'ı hiçbir para, hiçbir ün şaşırtıp, karısından uzaklaştıramazmış.. Yaşayarak gördüm. Gerçi bu dua için Özgür hala " eh be Anne, böyle dua edilir mi " diyor ama ..

Evet , birbirimizi çok iyi tanıdığımızı söylemek biraz fazla özgüven olur. Kendimizi de , karşımızdakileri de bize " Biz planlar yaparken başımıza gelenler" yani hayat keşfettirir ve tanıtır..

Güzel ve iyiyi tanıyacağınız yıllar dileği ile...