Dün Mine hanımla bayramlaşmak için Tekirdağ'a gittik. Hem de onun en sevdiği şekilde, kalabalık.. İki araba, sıcakta tıklım tıkışık.
Ancak bu sefer öyle kapılarda çoşkuyla filan karşılanmadık. Hatta o çok sevdiği Fiko'sunun sakat ayakla gelmesi bile yetmedi. Yerinden kıpırdayan olmadı. O koca göbeğini hoplatarak koşup gelmedi. O, içine sokarcasına sarılıp, koklamadı. Defalarca, defalarca öpmedi. Öyle çığlık çığlığa " Kurban olurum size, evimi , ocağımı şenlendirdiniz de " demedi. Sofra filan da yoktu. Mis gibi dantellerin kokusu da.
Bir derin sessizlik vardı. O sessizliğin içinden Mine'nin bana haklı sitemini duydu kalbim.
Mine diyordu ki " Ah benim güzel kardeşim. Yıllarla sofra hazırladım bayramlarda. Gelirsiniz diye. Her tarafı çiçek gibi yaptım. Gecelerle yemekler yaptım. Herkesin sevdiğini ayrı ayrı. Patlıcanların yağını süze süze kızarttım. Yemek özürlü kardeşime dokunmasın diye. Kaç çeşit börek, kaç çeşit tatlı koydum sofraya. Dolmalarınız için yaprakları tek tek elimle topladım. Ama ben sadece bekledim. Sen öyle az geldin ki. Bayramları deniz tatili bildiniz. Mine'ydi hep gelen. Mine, gidilen olmadı. Biliyorum beni ne çok sevdiğini ama gelmen de gerekirdi be kuzum. Üzülme ama, geç kaldın"
Öyle haklıydı ki.. Ben yeterince gidemedim. Abla özlendiğinde, ablaya ihtiyaç duyulduğunda tak abla koşar gelirdi. Abla kapris yapmaz, abla gurur yapmaz, abla sadece severdi. Hep meşgul, hep bir yerlere, birilerine koşan kardeş de " O beni seviyor, sevdiğimi biliyor, beni anlıyor" mazeretininin arkasında yaşar giderdi. Hem onun için Mine sonsuza kadar onunlaydı.
Ablamdan, o derin sessizlikten gelen siteme karşı başımı önüme eğdim. Yine sessizce özür diledim, geç kalmışlığımı, ihmallerimi gözümden akanlarla yıkamaya çalıştım.
Birini, hele ki sevdiğinizi yitirdiğinizde onun için yaptığınız bir dolu şey gelmiyor aklınıza. Sadece eksikleriniz düşüyor önünüze. Acınız katlansın diye. Anladım ki insanın ne kalbi ne de beyni dost.
Kaldı ki hiçbir zaman kötü kardeş olmadım. Umursamayan, kendi hayatını yaşayan da. Mine, her zaman hayatımın merkezindeydi benim sevgi kaynağı, pamuk, çocuksu ablam. Ben sadece nazımı bir tek ona yükledim. O beni nasıl olsa bekler dedim.. Hayat bekletmedi..
Dün onun mezarı başında öyle utandım, öyle ufaldım, öyle kızdım ki yeniden kendime...
Ona sadece " Mine'm, çok özür dilerim . Sana ben gelemedim. Kızımı, Ann'i yolladım sana. Ann, oraya aylarca yemek yiyemeden geldi. Benim yerime onu besle, ona bak " dedim.
Bütün acımla, hasretim ve pişmanlıklarımla o yumuk ellerinden öptüm, bayramlaştım. Biliyorum ki Mine yine beni sevgiyle uğurladı.
Sevdiklerinize geç kalmamanız dileği ile...
Ann ve ve Ozzie ile..20.08.1998
Mine diyordu ki " Ah benim güzel kardeşim. Yıllarla sofra hazırladım bayramlarda. Gelirsiniz diye. Her tarafı çiçek gibi yaptım. Gecelerle yemekler yaptım. Herkesin sevdiğini ayrı ayrı. Patlıcanların yağını süze süze kızarttım. Yemek özürlü kardeşime dokunmasın diye. Kaç çeşit börek, kaç çeşit tatlı koydum sofraya. Dolmalarınız için yaprakları tek tek elimle topladım. Ama ben sadece bekledim. Sen öyle az geldin ki. Bayramları deniz tatili bildiniz. Mine'ydi hep gelen. Mine, gidilen olmadı. Biliyorum beni ne çok sevdiğini ama gelmen de gerekirdi be kuzum. Üzülme ama, geç kaldın"
Öyle haklıydı ki.. Ben yeterince gidemedim. Abla özlendiğinde, ablaya ihtiyaç duyulduğunda tak abla koşar gelirdi. Abla kapris yapmaz, abla gurur yapmaz, abla sadece severdi. Hep meşgul, hep bir yerlere, birilerine koşan kardeş de " O beni seviyor, sevdiğimi biliyor, beni anlıyor" mazeretininin arkasında yaşar giderdi. Hem onun için Mine sonsuza kadar onunlaydı.
Ablamdan, o derin sessizlikten gelen siteme karşı başımı önüme eğdim. Yine sessizce özür diledim, geç kalmışlığımı, ihmallerimi gözümden akanlarla yıkamaya çalıştım.
Birini, hele ki sevdiğinizi yitirdiğinizde onun için yaptığınız bir dolu şey gelmiyor aklınıza. Sadece eksikleriniz düşüyor önünüze. Acınız katlansın diye. Anladım ki insanın ne kalbi ne de beyni dost.
Kaldı ki hiçbir zaman kötü kardeş olmadım. Umursamayan, kendi hayatını yaşayan da. Mine, her zaman hayatımın merkezindeydi benim sevgi kaynağı, pamuk, çocuksu ablam. Ben sadece nazımı bir tek ona yükledim. O beni nasıl olsa bekler dedim.. Hayat bekletmedi..
Dün onun mezarı başında öyle utandım, öyle ufaldım, öyle kızdım ki yeniden kendime...
Ona sadece " Mine'm, çok özür dilerim . Sana ben gelemedim. Kızımı, Ann'i yolladım sana. Ann, oraya aylarca yemek yiyemeden geldi. Benim yerime onu besle, ona bak " dedim.
Bütün acımla, hasretim ve pişmanlıklarımla o yumuk ellerinden öptüm, bayramlaştım. Biliyorum ki Mine yine beni sevgiyle uğurladı.
Sevdiklerinize geç kalmamanız dileği ile...
Ann ve ve Ozzie ile..20.08.1998
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder